Bilim Kavramı
Bilim; doğru düşünme, doğruyu araştırma, varlığı anlama, tanıma ve tanımlama çabasıdır. Bilim adamları bilime özgü teknikler kullanarak iddiaları desteklemeye ya da reddetmeye çalışır. Bilim adamı verilerden yararlanır. Veriler, kurallara uygun olarak dikkatle toplanan deneysel kanıt araçlarıdır. Veriler, nicel (sayısal) ya da nitel olabilir. Burada önemli olan bilimin gelişmesine katkı sağlayacak ölçüde titizlikte olmasıdır. Bilim, bilginin üretimi ve ilerlemesini sağlayan çabaların sonucunda ortaya çıkar. Bilim, öğrenme arzusundan doğar. Aristo, insanı “bilme ihtiyacında olan varlık” olarak tanımlamıştır. Günlük yaşamın doğurduğu sorunlar ve ihtiyaçlar bilimin üretilmesinin ve ilerlemesinin başlıca etkenidir. Bu dinamik bir süreçtir; zamanla insanoğlunun ihtiyaçlarının artması ve bunların giderek karmaşıklaşması, farklı alanlarda bilimsel faaliyetlerin yürütülmesini ve bilimsel birikimin artmasını sağlar.
Bilim, hem bilgi üretmeye yönelik bir sistemi hem de o
sistemden üretilen bilgiyi ifade eder. Sistem, uzun yıllar boyunca değişerek
gelmiştir ve yavaş değişmektedir. Sistem düşüncesi ise dünyanın ve bilginin
doğası hakkında bilgi edinmek için kullanılan prosedür, teknik ve araç
kümelerini içerir. İnsanlar doğadaki olayları anlamak ve bir çözüme kavuşturmak
için üç genel kavramdan yararlanırlar, bunlar; deneyim, muhakeme (akıl yürütme)
ve araştırmadır.
Bilim; deneyim, muhakeme ve araştırma
yoluyla varlığı anlama sürecidir. Deneyim, bir konuyu
açıklamada veya bir problemi çözmede bireyin ilgili konu hakkında önceki
tecrübelerinden yararlanmasıdır. Muhakeme ise tümevarım, tümdengelim, analoji
(benzetme) gibi akıl yürütmeden yararlanarak ve mantığın; doğrulama,
yanlışlama, özdeşlik kurma ve çelişmezlik ilkelerini kullanarak bir problemi
tespit etme ve çözme etkinliğidir. Bu sürecin sonucunda doğruya ulaşmak vardır.
Bilimin iki temel dayanağı vardır; bunlardan ilki geçmişten bugüne kadar elde
edilen deneysel bilgi, diğeri de hâlihazırdaki bilgidir. Hâlihazırdaki bilgi
araştırmalarla üretilir
Bir bilgi kümesinin bilimsel bilgi sayılabilmesi için aşağıdaki özellikleri taşıması gerekir;
· İnsan aklının işleyiş kurallarına uygun olmalıdır,
· Belirlenmiş bir konusu ve inceleme alanı olmalıdır,
· Belli bir yöntem kullanılarak elde edilmiş olmalıdır,
· Sistemli ve düzenli olmalıdır,
· Mantık ilkelerine uygun, doğru, tutarlı ve geçerli olmalıdır,
· Kanıtlanabilir ve denetlenebilir nitelikte olmalıdır,
· Olgulara dayalı ve nesnel olmalıdır.
Bilimi düzenli ve “sistemli bilgiler bütünü” olarak tanımlamak hem yetersiz hem de bir bakıma yanlıştır. Her şeyden önce bir zihinsel etkinliğin bilim sayılabilmesi için şu üç koşulu taşıması gerekir:
· Düşüncenin bir önerme ile dile getirilebilir olması,
· Bu önermenin doğruluğunu gösteren güvenilir kanıtların olması,
·
Önermenin doğruluğunun genel olarak kabul edilmesi gerekir. Başka bilim
tanımları üzerinde duralım. Bilim, doğa ve toplum hakkında bilimsel yöntemlerle
deney, gözlem ve test yoluyla elde edilen düzenli bilgiler bütünüdür.
Türk Dil Kurumu,
Türkçe Sözlüğü bilimin iki tanımını yapmaktadır. Birinci tanım doğa
bilimleriyle, ikinci tanım ise sosyal bilimlerle ilgilidir. Birinci tanım
şöyledir; “evrenin bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve
gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi”dir. . Sosyal
bilimlerle ilgili tanım ise “türlü duygusal yaşantıların mantıkça bir örnek
düşünce dizgesine uydurulması için gösterilen çabalara verilen ad” şeklindedir.
Bilim; duyuların algı alanına giren, nesne, olgu ve
ilişkilerin aklın işleyiş yasalarıyla incelenmesidir. Diğer bir tanıma göre ise
bilim, insanın tecrübe ve gözlem vasıtalarını kullanarak sistemleştirdiği
bilgiler bütünüdür.
Bilimin bu özelliklerini yansıtan iki önemli bilim adamının
bilim tanımlarından Einstein’ın bilim tanımı şöyledir: Bilim, düzenden
yoksun duyu verileri (olgu) ile mantıksal olarak düzenli düşünme arasında
uygunluk sağlama çabasıdır. Russell’ın tanımı ise; bilim, gözlem ve
gözleme dayalı uslama (akıl yürütme) yolu ile önce dünyaya ilişkin olguları,
sonra bu olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabasıdır.
Einstein ve Russell’ın tanımlarında bilimde bulunması gereken bazı unsurlar şunlardır:
· Bilim olgulara ve olaylara dayalı olmalıdır.
· Bilim mantık ilkelerine uygun olmalıdır.
· Bilim sentetik önermelerle ifade edilmelidir.
· Bilim deneye, gözleme yani yönteme dayandırılmalıdır.
· Bilim bilimsel ilke ve yöntem çerçevesinde olmalıdır.
·
Bilim, bilimsel bir yasaya ulaşma amacında olmalıdır.
Sonuç olarak bilim, bilgilerden bir yöntem
çerçevesinde belli bir sistematiğe uygun olarak teori geliştirme etkinliğidir.
Mevcut yasalar sadece mevcut koşullarda kabul edilen
yasalardır. Newton’ın evrenin analizinde geliştirdiği “Mekanik Yasaları”,
Einstein’ın “Özel ve Genel Görelilik Yasaları”yla birlikte terk edildi.
Einstein’ın yasaları ise Max Planck’ın ve Shrodinger’in belirsizlik
yasalarıyla birlikte sarsılmıştır. Bilim üretme süreci, mevcut yasaların ölümü,
yenilerin doğumu şeklinde devam etmektedir.
Bilimin Özellikleri
Bilimin amacı deneye, gözleme ve bir yönteme dayalı olarak, önermeler kurmak, bunları hipoteze dönüştürmek, yasaya veya teoriye ulaşmaktır. Bilimin dört önemli özelliği; çeşitlilik, süreklilik, yenilik, doğrulama ve ayıklamadır. Bilimsel bilgiler belli kural ve yönteme göre elde edilir. Bilimsel süreç sonunda yeni teoriler üretilir.
Bilim üretme süreci sonucunda üretilen bilimin şu özelliklerinden söz edebiliriz:
Çeşitlilik:
Bilim belli bir sınıfın, grubun veya toplumun tekelinde değil, insanlığın ortak
birikimidir. Süreklilik: Bilimsel bilgi üretme süreci insanlığın var
oluşundan beri devam etmiştir. Bunun sonucunda bugün insanlığın sahip olduğu
mevcut bilgiler elde edilmiştir. Bilimsel etkinlikler kesintisiz bir biçimde
devam etmektedir.
Yenilik: Bilimin yenilik
niteliği, bilimsel faaliyetlerin bugün de devam ediyor olması demektir. Bilimin
hiçbir alanında henüz son söz söylenmemiştir.
Doğrulama ve ayıklama:
Bilimsel bilginin özelliği yoklanabilir (test edilebilir) olmasıdır. Bilgi
üretme sürecinde bir kısım bilgiler doğrulanarak başka bilimsel etkinlikler
için kullanılırken, dün doğru kabul edilen bilgiler bugün yanlışlanarak yeni
bilgiler ve teoriler geliştirilmektedir.
Bilimin özelliklerini şu şekilde sayabiliriz:
· Bilim mutlak doğruluk ve yanılmazlığı kabul etmez.
· Bilim nesnel ve evrenseldir.
· Sürekli gelişme hâlindedir.
· Yöntem (deney ve gözlem) kullanır.
·
Sistemli ve düzenlidir.
Bilim de belli ölçüde izafi (göreceli)dir. Bilim sadece olgulara değil, belli ölçüde de varsayımlara dayanır. Sezgi, ilham, metafizik ve deneye dayanmayan, mantıksal çıkarım yoluyla elde edilen bilgiler gerçek ve sağlam bilgi değildir. Pozitivizmin şekillendirdiği biliminin genel özellikleri; olgusal, eleştirici, nesnel, genelleyici, seçici ve birtakım inançlara dayalı olmasıdır.
Burada ağırlıklı olarak pozitivizmin şekillendirdiği biliminin diğer bazı özelliklerini aşağıdaki gibi açıklayabiliriz:
Bilim olgusaldır:
Bilimin başta gelen ve onu mantık, matematik gibi disiplinlerinden ayıran
özelliği, bilimin olgusal oluşudur. Bilimde hiçbir hipotez veya teori
kanıtlanmadıkça doğru kabul edilemez. Bilim kendiliğinden doğru sayılan ya da
tanım gereği doğru olan önermelerle uğraşmaz.
Bilim mantıksaldır: Bilimin bu özelliği, iki yönden kendini gösterir:
· Bilim ulaştığı sonuçların her türlü çelişkiden uzak, kendi içinde tutarlı olması anlamına gelir. Bilim mantık ilkelerine uygundur. Buna göre birbiriyle çelişen iki önerme doğru değildir.
· Bilim bir hipotez
ya da teoriyi doğrulama için mantıksal düşünme kurallarından yararlanır. Bir
teoriyi doğrulamak için gözlem olgularına başvurmak gerekir.
Bilim nesneldir:
Birçok kişi bilimsel nesnelliği mutlak bir anlamda düşünürler oysa bu doğru
değildir. . Bilim betimleyici ve açıklayıcıdır. Bu yüzden olması gerekeni
değil, olanı konu edinir.
Bilim genelleyicidir:
Sınıflama bilimsel araştırmada ilk adımdır.
Bilim eleştiricidir:
Bilimsel faaliyetler yalnızca bilimsel liyakat temelinde yapılmalıdır.
Bilimin diğer bir özelliği şüpheciliktir.
Bilimcilerin, eleştirmeden yeni bilgi ya da kanıtları kabul etmemesi gerekir. Paylaşımcılığı
da bilim özellikleri arasında saymak gerekir. Bilimsel bilgi başkalarıyla
paylaşılmalıdır; bilgi herkese aittir. Bilim tek tek olgularla değil, olgu
türleri ile uğraşır.
Bilimin Amacı
Bilimin amacı, bilimsel yöntemlerle, gözlenen durumlara dayanarak gözlenmeyen durumlar hakkında tahmin yapabilmektir. Betimleme, bir şeyin nicelik, nitelik, görünüm, özellik ve yapısının ayrıntılı ve açık bir şekilde söz veya yazı ile anlatılmasıdır. Açıklama, bilindiği varsayılan öğeler kullanarak bilinmeyenleri bulma ve izah çabasıdır. Kısaca bilinmeyeni bilinebilir duruma getirmesidir.
Açıklama türleri:
Semantik, yapısal, işlevsel, nedensel, anlamsal ve mantıksal açıklamadır.
Farklı açıklama türleri vardır; Bir işaretin, sembol veya kelimenin anlamının belirlenmesine semantik
açıklama; bir olay veya olgunun meydana geldiği sistemin diğer birimleriyle
ilişkilerinin gösterilmesine yapısal açıklama; yapı veya sistem içindeki
öğelerin işlevlerinin belirtilmesine işlevsel açıklama; olay ya da
olgular arasında belirli somut sebep-sonuç ilişkileri kurulması yoluyla yapılan
açıklamaya nedensel açıklama; bir olay ya da olgunun ortaya çıkışıyla
ilişkisi olduğu sanılan ancak bu ilişkinin niteliği ölçülemeyen faktörlerin söz
konusu olay veya olguyla irtibatlanmasına anlamsal açıklama;
bilinmeyenin mantık kurallarına bağlı kalınarak, bilinir hâle getirilmesine mantıksal
açıklama denir.
Genelleme,
tek tek bireyler ya da bireysel olaylarda bulunan özelliklerin tüm bireyler
için de geçerli olduğunun kabul edilmesidir.
Bilimin amacı,
araştırma yapmaktır. Araştırmaların empirik ve kuramsal yönü vardır.
Tanımlama,
sözlü ya da yazılı olarak bir kavramı nitelik ve özelliklerini belirleme,
işlevini gösterme ya da onu benzerlerinden ayırıcı yönlerini tespit etmedir.
Bilimin diğer bir amacı sınıflandırmadır. Sınıflandırma
varlıkları gruplara ayırmak, belirli ilkelere göre düzenlemek veya daha kolay
tanımlayabilmek amacıyla, benzer özelliklere ait birimleri diğerlerinden
ayırarak bir araya getirmektir. Bilimin amacı, yalnızca olguları sınıflamak,
olgular hakkında sınıflardan oluşmuş bir sisteme ulaşmak değildir. Bilimin esas
amacı, sistemleştirmedir.
Bilimin temel amacı,
olayları açıklayıcı genellemeler yapmak kadar, bu olayların ortaya çıkışını
önceden görebilmek yani öngörüde bulunmaktır. Öngörü, bilimsel genelleme
ve yasalardan hareketle, gelecekte meydana geleceği beklenen olaylar hakkında
tahminde bulunmaktır.
Bilim deneyle üretilen bir etkinlik olduğu için deneye
tabi tutmadan bir iddianın, hipotezin, varsayımın veya teorinin doğruluğu ileri
sürülemez.
Bilimin diğer bir amacı dağınık olguları bir araya
getirerek somut ve yararlı ürünler ortaya çıkarmak ve bu yolla doğanın
denetim altına alınmasını sağlamaktır.
Bilimin diğer bir amacı, araştırma yapmaktır.
Araştırma deneysel ve kuramsal olmak üzere iki kısımdan oluşur.
Bilim adamı,
belirli sorunları çözmek için yöntemler geliştirir. Sonra bu yöntemleri
sorunları çözmek için kullanır. O, araştırma konularına belirli sorularla
başlar. Yöntemini de konuya bakış biçimine göre geliştirir.
Bilimlerin Sınıflandırılması
Sınıflama, bilimlerin benzer özellik ya da işlevlerinden dolayı aynı gruptan sayma işlemidir. Bilimlerin sınıflandırılmasını ilk kez sistemli bir tarzda Aristo yapmıştır. Aristo’ya göre en temel bilim felsefedir. Ancak Aristo felsefeyi bugünkü spekülatif akıl yürütme yolu olarak değil doğa bilimi anlamında kullanmıştır. Ona göre bilimler genel olarak üç ana kategoride değerlendirilebilir. Bu kategoriler; teorik, pratik ve poetik bilimlerdir. Teorik bilimler kategorisinde metafizik, matematik, biyoloji ve fizik, pratik bilimlerde ise insan fiillerinin (davranış bilimleri) yönetimiyle ilgili bilimler yer alır. Son olarak poetik bilimler kategorisinde edebiyat, şiir ve retorik gibi hitabet sanatıyla ilgili bilimleri vardır.
Modern çağa doğru en kapsamlı ve önemli
bilim sınıflamalarından biri Amerikalı bilim adamı C.S. Pierce tarafından
yapılmıştır. Pierce bilim sınıflamasında, özellikle biyoloji gibi bilimlerde
kullanılan türlerin sınıflandırılmasına paralel bir sistem kurmuştur; dal,
sınıf, takım, familya, cins ve tür. Onun sınıflandırmasında aritmetik bir bilim
olarak teorik dalın, matematik sınıfında yer alan sonsuz koleksiyonlar takımının
alt dallarından biridir.
Bugün genel geçer bilim sınıflaması (bilim tasnifi)
yoktur. Bilimi disiplinler arası bir etkinlik olarak gören bazı filozoflar
bilim sınıflaması konusunda sorunların olduğunu ileri sürmüşlerdir. Üniversitelerde
bilimler genel olarak; fen bilimleri, sosyal bilimler, teknoloji ve sanat
ile beşerî bilimler şeklinde yapılır. Burada tıp kendi başına bir dal olarak
kabul edilir.
Ülkelerin bilim ve teknoloji politikalarının oluşturulmasında esas teşkil eden araştırma ve deneysel geliştirme göstergelerine standart teşkil etmeyi amaçlayan Frascati Kılavuzu, ilk defa 1963 yılında OECD ülkelerinin uzmanlarınca hazırlanmıştır. Bilgiye dayalı ekonominin gelişimine paralel olarak önem kazanmaya başlayan Frascati Kılavuzu, ülkelerin bilim, teknoloji ve yenilik sisteminin planlanmasında önemli bir başvuru kaynağı işlevi görmektedir.
Frascati Kılavuzuna göre bilimler aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır:
Doğa Bilimleri:
Bunlar; matematik ve bilgisayar bilimleri; matematik ve bilgisayar bilimleri ve
diğer ilişkili konular, fizikî bilimler; astronomi ve uzay bilimleri, fizik,
diğer ilişkili konular.
Kimya bilimleri;
kimya ve diğer ilişkili konular.
Çevre bilimleri;
jeoloji, jeofizik, mineraloji. Fizikî coğrafya ve diğer jeobilimler;
meteoroloji ve diğer iklimsel araştırmalar, deniz bilimleri ve diğer ilişkili
bilimler dâhil atmosferik bilimler.
Biyoloji bilimleri;
biyoloji, botanik, bakteriyoloji, mikrobiyoloji, zooloji, entomoloji, genetik,
biyokimya, biyofizik ve diğer ilişkili bilimler.
Mühendislik ve Teknoloji:
İnşaat mühendisliği, mimari mühendislik, şehir ve yapı mühendisliği ve diğer
ilişkili konular, elektrik-elektronik mühendisliği, haberleşme mühendisliği ve
sistemleri, bilgisayar mühendisliği ve diğer ilişkili konular.
Tıbbi Bilimler.
Temel tıp, anatomi, sitoloji, fizyoloji, genetik, eczacılık, farmakoloji,
toksikoloji,VS.
Tarımsal Bilimler:
Tarım, ormancılık, balıkçılık ve ilişkili bilimler, ziraat, hayvancılık,
balıkçılık, ormancılık, bahçecilik ve diğer ilişkili konular, veterinerlik.
Sosyal
Bilimler: Psikoloji, ekonomi, eğitim bilimleri, diğer sosyal bilimler,
antropoloji VS.
Beşeri Bilimler:
Tarih, yan tarih bilim dallarıyla birlikte, arkeoloji, sikke bilimi,
paleografi, jeneoloji, diğer beşeri bilimler, felsefe, sanat tarihi, müzik
bilimi.
Bilim felsefesi ve epistemoloji (bilgi
teorisi) bakımından yukarıdaki bilim dallarından bazıları bilim
sayılmamaktadır.
Keyfî sınıflandırma:
Bilimi konuları, yöntemi, nitelikleri açısından değil, keyfî olarak seçilmiş,
birtakım ayırt edici vasıflara dayalı ve ancak kolay ulaşma kaygısıyla
sınıflandırmadır.
Tabii sınıflandırma:
Aralarında konu, içerik ve doğallık bakımından benzerliği bulunan nesneleri
karşılaştırmak ve bu yöntemle birtakım kanunların keşfedilmesini sağlamak
amacıyla yapılan sınıflandırmadır.
Auguste Comte bilimlerin sınıflandırmasını şu şekilde yapar:
· Tabiatta en basit olaylar en genel olaylardır.
· Her üstün varlık düzeni, daha basit ve daha genel varlık düzenlerini gerekli kılar.
·
Nesneleri bilme güçlüğü, onların karmaşık oldukları inancını doğurur.
Comte, bu üç temelden
bütün bilimlerin tek bir sıra veya sınıf içinde sıralanabileceği sonucu
çıkarır. Bu çerçevede matematik, astronomi, fizik, kimya, biyoloji ve
sosyolojiyi gibi altı bilimi sıralar.
Genel olarak kabul edilen sınıflamaya göre bilimler, konularına ve karmaşıklık sırasına göre dört ana sınıfa ayrılmışlardır: Bunlar; Matematik Bilimleri, Fizik-Kimya bilimleri, Tabiat veya hayat bilimleri, Ahlaki ve sosyal bilimler.
Bilimsel çalışmaların disiplinlere
ayrılarak doğa bilimleri, sosyal bilimler ayrımı yapılmasının yanında,
matematik özel bir önem arz etmektedir. Matematik veya mantıkta,
hipotezlerin veya teorilerin gerçeklere uygun olup olmadığı ile ilgilenilmez.
Bilimde ise temel amaç budur. O hâlde gerçek anlamda yenilik yaratıcı ve
bilimsel yöntemin uygulandığı bilimler pozitif bilimlerdir. Burada pozitif
bilimler ile bir bilim teorisi olan pozitivizm karıştırılmamalıdır.
Doğa Bilimleri
Doğa
bilimleri ile sosyal bilimleri ayıran en önemli fark, sosyal bilimlerin konusu
olan “insan”ın serbest düşünme ve hareket etme özelliğine sahip olmasıdır.
Formel Bilimler
Formel bilimler grubu içinde matematik başta olmak
üzere, mantık, sistemler teorisi, enformasyon teorisi ve bilgisayar bilimleri
yer almaktadır. Doğa bilimlerindeki çalışmaların kullandığı “dil” matematiktir.
Aynı şekilde sosyal bilimler açıklamak istedikleri olayları açıklarken ölçme ve
değerlemelerden yararlanır.
Sosyal Bilimler
Toplum bilimlerinin konusu, toplum içinde yaşayan insanların davranışları doğa bilimlerinin konusu ise canlı ve cansız varlıklardır. Bazı bilim adamları insan ve içinde insan olan olay ve ilişkilerin, doğa bilimleri anlamında incelemeye tabi tutulamayacağını ileri sürer. Onlara göre sosyal dünya, değişmeyen gerçeklerden değil amaç, niyet ve algılamaya göre değişen hareket ve davranışlardan oluşur.
Bir diğer görüş,
sosyal olayların da doğa olayları gibi ve aynı şekilde incelenebileceği
yönündedir. Bu görüş, biraz da doğa bilimleri yöntemlerinin, sosyal olaylara
da uygulanabileceğini düşünmekten kaynaklanmaktadır.