Sporda Uyarılmışlık ve Genel Kuramları

Uyarılmışlık 

Kalp atımının hızlanması, solunum hızının artması, avuç içlerinin terlemesi uyarılmışlığımızın yüksek olduğunun belirtileridir. Uyarılmışlık “organizmanın derin uyku durumundan yoğun heyecan durumuna kadar değişen yelpazede gösterdiği farklı fizyolojik işlevleridir. Uyarılmışlık; kaygı, motivasyon ve aktivasyon ile birlikte görülür. Motivasyon genel olarak davranışın başlatılması, sürdürülmesi ve yoğunluğu olarak tanımlanır. Aktivasyon ise planlı bir davranıma ya da göreve uygun fizyolojik ve bilişsel aktivitiye işaret eder.

Kaygının yüksek düzeyleri olumsuz bir etkiye sahiptir ve sporcuya ciddi rahatsızlık verirken uyarılmışlığın yüksek düzeyleri kaygı kadar rahatsızlık vermez. Uyarılmışlık çoğu zaman kaygı, aktivasyon hatta motivasyonla eş anlamlı olarak kullanılır. Ama bu kavramlar belirgin olarak birbirlerinden farklıdır.

Uyarılmışlığın Ölçülmesi 

Uyarılmışlıkla birlikte görülen fizyolojik tepkiler otonom sinir sisteminin sempatik bölümünün (diğeri parasempatik bölümdür) işlevidir. Uyarılmışlık kalbin, beyinin, kasların elektriksel aktivitesinin ve kandaki katekolamin adı verilen hormonların düzeyinin ölçülmesiyle belirlenebilir.

Kalp atım hızı, kalbin elektriksel aktivitesini ölçmede kullanılan “elektrokardiyografi –ECG- Dilimizde EKG olarak bilinmektedir. 

Beynin elektriksel aktivitesi elektroensefalografi (EEG) denilen cihazla ölçülür;

• Delta dalgası; 0.5 – 4 Hz arasında değişen frekanstır. Derin uykuda ya da derin meditasyon sırasında görülür. 

• Teta dalgası; 4-8 Hz arasında değişen frekanstır. Bilincin çok azaldığı, uyku ve uyanıklık arasında bulunan dalgadır. 

• Alfa dalgası; 8-13 Hz arasında değişen frekanstır. Sakinliği gösteren dalgadır. Gözler kapalı ve derin soluk alıp-verme sırasında alfa dalgası artar, düşünme ve problem çözmede sırasında azalır. 

• Beta dalgası; 14-36 Hz arasında değişen frekanstır. Hızlı aktivitedir.

Kasın elektriksel aktivitesi elektromiyografi (EMG) cihazıyla ölçülür;

Otonom sinir sisteminin sempatik bölümünün işlevlerinden birisi de yine uyarılmışlığın arttığı ve stres durumlarında Katekolaminler adı verilen, beyin, sinir dokusu ve böbreklerdeki adrenal bezler tarafından üretilen hormonların salımınını artırmaktır Uyarılmışlık “savaş ya da kaç” durumunda organizmaya etkiyen birincil faktördür.

Uyarılmışlık-Performans İilişkisi ve  Ters-U Hipotezi

Ters-U hipotezi uyarılmışlığın düşük ya da yüksek olduğu durumlarda performansın düşük, uyarılmışlığın orta düzeyde olduğu durumda performansın en yüksek olduğunu varsaymaktadır.

Ters-U şeklindeki ilişki ilk kez Yerkes-Dodson yasasında anlatılmıştır. Yerles-Dodson yasasına göre kolay görevler yüksek uyarılmışlık, zor görevler ise düşük uyarılmışlıkta daha kolay öğrenilir. Bir sportif beceriyi oluşturan bileşenlerinin (parçalarının) sayısı ne kadar az ise o beceri o kadar kolay, beceriyi oluşturan bileşenlerin (parçaların) sayısı ne kadar fazla ise beceri o kadar zor demektir. Optimal işlev görme bölgesi (ZOF) kuramı, katastrof kuramı ve zıtlık kuramı ters-U hipotezine alternatif olarak geliştirilen kuramlardır.

Optimal işlev görme bölgesi (ZOF) kuramı

Yuri Hanin’e göre bir sporcunun, bir yarışma sırasında iyi performans göstermesi için uyarılmışlığının orta düzeyde (ters-U kuramında bu orta düzey optimal performans düzeyi olarak gösterilmiştir) olması gerekmez. Sporcular, en iyi performanslarını tek bir düzeyde değil, bir bölgede gösterebilirler. Bu bölge (zone) optimal işlev görme bölgesi (ZOF) olarak isimlendirilir. Optimal işlev görme, kişinin her zaman en iyi ya da ideal performans göstermesi anlamında değil, sporcudan sahip olduğu potansiyele yakın bir başarının beklenmesi anlamına gelmektedir.

Katastrof kuramı

Katastrof kuramı uyarılmışlık optimal düzeyi aştığında performansın yavaş yavaş değil birden düştüğünü varsaymaktadır. Hardy bunu katastrof (felaket) olarak isimlendirmiş ve kuramına da “Katastrof Kuramı” adını vermiştir. Katastrof Kuramı içinde bulunulan durumdaki küçük küçük değişikliklerdeki artmanın, işleyişte ani değişimlere neden olacağını öne sürer.

Zıtlık kuramı

Zıtlık kuramı uyarılmışlığı fizyolojik kavramlarla değil de kişinin kendi uyarılmışlığını nasıl algıladığına bağlı olarak psikolojik kavramlarla açıklamaktadır. Uyarılmışlık kuramlarında organizma, bir tek tercih edilen noktaya kadar değişirken (uyarılmışlığın optimum olduğu), zıtlık kuramında kişilerin tercih ettiği iki nokta vardır ve kişiler bu iki nokta arasında gidip-gelirler.

Dürtü kuramı

Dürtü kuramı yüksek uyarılmışlığın yüksek, düşük uyarılmışlığın düşük performansla sonuçlanacağını varsayar. Dürtü kuramının motor görevleri açıklamaya katkısı yeterli değildir.

Uyarılmışlığın Düzenlenmesi

Uyarılmışlığın düzenlenmesinde şu adımlar önem azretmektedir; Derin Nefes-Alıp Verme Egzersizleri, Dereceli Gevşeme, Biofeedback ve Uyarılmışlık Düzeyinin Artırılması. Aşırı yüklenmelerin sonucu yorgunluk, uyumada güçlükler, beslenme yetersizliği ve yaralanmalar da düşük uyarılmışlığın fiziksel nedenleri arasındadır.

Düşük uyarılmışlığa sahip bir sporcuda şunlar görülür;

Fiziksel belirtiler olarak;

• Düşük kalp atım hızı 

• Düşük solunum hızı 

• Bacaklarda ağırlık hissi, sıçrayamama

Davranışsal belirtiler olarak;

• Esneme 

• Hareketlerde yavaşlık, uyuşukluk 

• Genel bir rahatlık-gevşeklik 

• Yarışmayla ilgili davranışlarda azalma

 Düşük uyarılmışlığın artırılması için uygulanacak teknikler, kişiyi mobilize edici-harekete geçirici teknikler olmalıdır.

Yorum Gönder

Daha yeniDaha eski