Sporda Yetenek Yönetimi
Sporcuların yetenekli olduğu
öğeler çeşitli testler kullanılarak belirlenir. Sonrasında bu yeteneğin belirli
bir sportif alanda özel çalışmalarla desteklenerek sportif bir performansa
dönüşmesi sağlanır. Bu bağlamda doğru yetenek seçimi yöntemleri ile başlayan
süreç bir süre sonra yeteneğin doğru yönlendirilmesi ve sürdürülmesi
aşamalarına dönüşür. Bu süreçlerin işlevsel yönetimi sporcunun verimini en üst
düzeyde kullanmamızı sağlar. Sportif yeteneklere ilişkin yaklaşımlar şunlardır:
• Statik Yetenek Anlayışı: Bu
görüş sportif başarının büyük ölçüde kalıtımsal süreçlerle belirlendiğini,
gelişmenin ise kişinin motor gelişimi ve sportif hareket gelişimi ile doğru
orantılı olduğunu savunur. Statik yetenek anlayışı sportif yeteneği kalıtsal
süreçlere bağlarken dış çevre şartlarındaki durumları göz ardı etmektedir. Buna
rağmen bu görüşü destekleyen bilimsel yayınlar yapılmıştır. Fakat sportif
yetenek söz konusu olduğunda kalıtımsal özelliklerin
yanında çevre şartları da belirli bir oranda etkili olmaktadır. Zackiorskij
tarafından yapılan bir araştırmaya göre; üstün başarılı sporcuların yaklaşık
%50’sinin çocukları da üstün sportif başarılı kişilerdir. Yalnızca motorik
özellikler kalıtım yoluyla geçebilir. Başarı gelişiminin üst sınırı da yine
kalıtımla belirlenmektedir.
• Dinamik Yetenek Anlayışı:
Dinamik yetenek anlayışı yeteneğin ortaya çıkış sürecini kalıtımsal şartlar ile
dış çevre şartları arasındaki ilişkiye dayandırır. Bu görüşe göre kalıtsal
özellikler gerekli dış çevre şartları oluştuğunda sportif açıdan bir avantaj
sağlayabilir. Sportif yetenek çevre şartlarına göre gelişme gösteren, diğer
taraftan da dış çevre şartları değiştiğinde sporcuda yeteneğin olumsuz olarak
etkilenmesi durumunu savunan bir görüştür. Sonuçta; yeteneğin motorik ve
zihinsel gelişmeye, kalıtsal faktörlere ve dış çevre şartlarındaki değişme ve
gelişmelere bağlı olduğu söylenebilir.
Bu bağlamda birçok farklı durumdan etkilenen yetenek hem seçim aşamasında hem de yönetim aşamasında doğrusal olmayan bir süreçten oluşmaktadır.
Yetenekli sporcuların özellikleri
şu şekilde sıralanabilir:
(1) Antrenman ortamında diğerlerine
göre çok daha yüksek performans sergilerler,
(2) Şartların zorlaştığı
durumlarda performanslarını devam ettirebilme
yeteneğine sahiptirler,
(3) Performanslarında iniş
çıkışlar olmadan belirli bir form grafiğinde ilerlerler,
(4) Başarısız oldukları zaman
bunun sadece bir sonuç olduğunu önemli olan unsurun süreç olduğunun
bilincindedirler. Bu özellikler antrenör tarafından iyi yönetilebilirse sporcu
kendi spor hayatında yeteneklerini en üst düzeyde kullanır.
Profesyonel sporda yetenekli
sporculara yönelik olarak şu üç aşama uygulanır:
• Yeteneğin Bulunması,
• Yeteneğin Spor Dalına
Yönlendirilmesi,
• Yeteneğin Eğitiminin
Yönetilmesi.
1. Yeteneğin Bulunması: Yetenek
seçiminde iki yöntem uygulanmaktadır. Bunlardan ilki doğal seçimdir. Doğal
seçim yetenekli sporcunun tesadüfen seçtiği spor dalında keşfedilmesi
sürecidir. İkinci seçim yöntemi ise bilimsel seçimdir. Bu yöntem yeteneğin
belirli bir spor dalı göz önünde bulundurularak geçerlilik ve güvenilirliği
yapılmış testlerle ölçüldükten sonra kişiyi onun yeteneklerine en uygun spor
branşına yönlendirme işidir. Bilimsel yetenek seçiminde daha çok kişinin
antropometrik özellikleri, motor becerileri, vücut ölçüleri, yağ ve kas oranı,
kondisyon ile ilgili motorik özellikler ve bilişsel özellikler, duygusal
özellikler gibi ölçütler dikkate alınır. Bu ölçütlerin birkaçının veya hepsinin
kişide üst düzeyde bulunması, kişinin yüksek performanslı iyi bir sporcu
olacağı anlamına gelmez. Buradaki önemli nokta seçim aşamasından sonra bu
özelliklerin amaca uygun yönetilmesidir. Bu süreçte de antrenöre büyük görev
düşmektedir.
2. Yeteneğin Spor Dalına
Yönlendirilmesi: Seçim aşamasından sonra kişiyi uygun spor dalına yönlendirme ikinci
aşamadır. Yönlendirme aşamasında öncelikli önemli faktör yeteneğin eğitilmesi
durumudur. Eğitilmemiş bir yetenek bir süre sonra avantajlı olduğu özellikleri
kaybedecektir. Bu eğitim ve yönlendirme süreci daha çok antrenman bilimi ile
ilgili değil o ülkenin spor politikası ile ilgilidir. Yetenekli çocukların okul
hayatları ile birlikte profesyonel spor hayatlarını sürdürebilmeleri,
yeteneklerini etkin kullanmalarında önemli bir faktördür. Profesyonel spor,
antrenman açısından incelendiğinde gün içinde uzun saatler ayrılması gereken
her bir sportif ögenin ayrı ayrı dönemlendirilmesi gereken teknik ve bütünleşik
bir konudur. Bu bağlamda yetenekli sporcunun bu antrenman çeşitlerine zaman
ayırması gerekmektedir.
Yetenekli sporcuların büyük bir kısmı keşif aşamasından hemen sonra yoğun antrenman ögelerinden dolayı zihinsel veya fiziksel olarak sürantrene olmakta bunun sonucunda da yaptıkları spor dalını bırakmakta veya yetenekli oldukları halde o spor dalında bir varlık gösterememektedirler. Bunun temel sebebi, çocuk sporcunun spor hayatı ile bunun dışında kalan hayatının yönetilmesinde oluşan zafiyetlerdir. Yeteneğin spor dalına yönlendirilmesinde ve eğitiminde en önemli unsur performansta belirli bir süreklilik sağlamaktır. Özellikle yeteneğin belirlenmesi aşamasından sonra yapılan sportif aşırı yüklenmeler yetenekli sporcuların belirli bir seviyeye gelmeden sporu erken bırakmalarına neden olmaktadır. Bunun nedeni yetenekli olduklarının anlaşılmasından sonra yapılan aşırı antrenman yüklemeleridir.
3. Yeteneğin Eğitiminin
Yönetilmesi: Yeteneğin eğitimi yetenekli sporcunun istenilen yüksek performans
düzeyine ulaşması ve bunu sürdürebilmesi için gerçekleştirilen tüm süreci
oluşturur. Yetenekli olduğu saptanmış sporcunun eğitim sürecinde yapılacak
hatalar bu tip sporcuların yeteneklerinin gerilemesine ve istenilen sportif
performansları gösterememesine neden olur. Bu eğitim sürecinde antrenörlere,
spor yöneticilerine, ebeveynlere ve tüm paydaşlara görev düşmektedir. Olimpik
düzeyde sporcuların yetişmesi için yetenek tek başına yeterli değildir.
Yeteneğin işlevsel kullanımı ve bu sürecin stratejik yönetimi yetenekli
sporcuları olimpik düzeyde sporcu hâline getirir.
Özellikle çocuk sporcularda erken
özelleşme, aşırı antrenman yükleri, yarışma stresi, okul hayatı ve profesyonel
spor hayatındaki dengenin sağlanamaması gibi durumlar yetenekli sporcuların
erken dönemlerde performans kayıpları yaşamasına neden olur bu durum da
gelecekteki profesyonel hayatlarını olumsuz etkiler.
Erken özelleşme; yani yetenekli
sporculara erken yaşlarda uygulanan spor dalına yönlendirme ve ağır antrenman
yüklerine maruz bırakma durumu, bu yetenekli sporcuların bulundukları spor
dalında herhangi bir varlık gösteremeden, erken bir şekilde sporu bırakmalarına
neden olur. Bu, yeteneğin daha doğmadan ortadan kaybolması anlamına gelir.
Dolayısıyla antrenörlerin çocuk yaştaki sporculara antrenmanın yüklenme
ögelerini uygularken bu hususa dikkat etmeleri gerekmektedir.
Aşırı antrenman yükleri; yeni
keşfedilmiş yetenekli sporcuların hızlı yorulmasına, beslenme bozuklukları
yaşamasına, sıklıkla kaygı endişe gibi durumlar içinde olmasına, kendisine
sürekli olumsuz eleştiriler yapmasına, uyku düzeninin bozulmasına ve bunların
sonucunda da genel sportif veriminin azalmasına neden olur. Antrenörlerin yeni
yeteneklere müsabakayı kazanma odaklı antrenman yaptırması bu durumların ortaya
çıkmasını kolaylaştırır. Bu bağlamda yeni yeteneklere yaptırılan antrenmanlarda
kazanma olgusundan çok süreçten zevk alma olgusunun kazandırılması bu olumsuz
durumların yaşanmasını engelleyecektir.
Yarışma stresi; profesyonel spor
içerisinde her zaman olan bir unsurdur. Antrenörlerin yarışma stresi konusunda
birincil görevi sporcuların bu stresi yönetmelerini sağlamaktır. Yarışma stresi
sporcularda uykusuzluk, çeşitli performans unsurlarında bozulma, beslenme
düzensizlikleri, kaygı ve endişe gibi sportif performansı doğrudan olumsuz
etkileyen ögeleri içinde barındırır. Bu ögelerin yönetilmesi stresi tamamen
ortadan kaldırmasa bile yarışma ve antrenman performansının olumsuz etkilenmesini
engelleyecektir.