Zihinsel Dayanıklılığa Giriş
Sporda başarılı olmanın ya da başarıyı sürdürebilmenin
sadece üst düzey teknik, kondisyon, dayanıklılık gibi fiziksel performansla
sağlanamayacağının; mental dayanıklılığın ve psikolojik olarak güçlü
olabilmenin başarıya ulaşmada ve elde edilen başarıyı sürdürmede en önemli
anahtar olduğunun göstergesidir. Bilindiği üzere sporcular, başarılı olmak için
yıllarca yoğun fiziksel antrenmanlar yapmakta ve fiziksel olarak sınırlarını
zorlamak zorundadırlar. Bu süreçte ortaya çıkan yorgunluk, sakatlık, yarışma
heyecanı, olumsuz yarışma koşulları (hava şartları, hastalıklar, pandemi vs)
gibi durumlarla da mücadele etmekte ve birçok fedakârlık yapmaktadırlar.
Sporcuların fiziksel performanslarının bu olumsuz durumlardan etkilenmemesi
veya bu olumsuz durumları daha kolay atlatabilmeleri için zihinsel olarak
dayanıklı olmaları gerekmektedir.
Zihinsel dayanıklılık, başarılı bir sporcunun vazgeçilmez ve
ayırt edilen bir özelliğidir. Spor ortamında üst düzey performans ve
mükemmellik için gereken bir özellik olan zihinsel dayanıklılık terslik,
çatışma, artan sorumluluk ve başarısızlık gibi bir takım olumsuz olaylarda
kendini toparlama gücü ve eski haline gelebilmek için geliştirilmesi gereken
pozitif psikolojik kapasite olarak tanımlanmaktadır.
Zihinsel Dayanıklılık
Literatür incelendiğinde zihinsel dayanıklılık, psikolojik
sağlamlık ve psikolojik dayanıklılık kavramlarının benzer ve birbirinin yerine
kullanılan kavramlar olduğu görülmektedir. İngilizce “Pyschological Resilience”
olan kavramın Türkçe’ye psikolojik sağlamlık, psikolojik dayanıklılık, kendini
toparlama gücü olarak çevrildiğini görmekteyiz. İnsanların, stres yaratan olay
ve durumlarda gösterdiği tutum, bu durumlara uyum sağlayabilmesi veya çözüm
üretebilme kapasitesi psikolojik sağlamlık olarak tanımlanmıştır.
İngilizce “Hardiness” olarak ifade edilen kavramın Türkçe
karşılığı ise dayanıklılık olarak ifade edilmiştir. Psikolojik Dayanıklılık
(Psychological Hardiness) kavramı, Kobasa (1979) tarafından literatüre
kazandırılmış ve stresli yaşam koşullarında dirençli olabilenlerin ayırt edici
kişilik özelliğine vurgu yapmak, dayanıklı kişiliği ifade etmek üzere
kullanılmıştır. Spor psikolojisi araştırma ve uygulama alanında kullanımı kabul
görmüş kavram ise mental thougness yani zihinsel dayanıklılık kavramıdır.
Spor alanı, diğer alanlardan farklı olarak zaman baskısının
olduğu, performans beklentilerinin aşırı yüksek olduğu, kazanma odaklı, hatanın
ve başarısızlığın direk gözler önünde yaşandığı mücadele alanıdır. İş böyle
olunca, sporcular diğer insanlardan farklı olarak (normal yaşam alanlarında
karşılaştıkları birçok probleme ek olarak) uzun süreli ağır antrenmanların ve zorlu
müsabakaların beraberinde getirdiği aşırı stres, zorluk, baskı, kronik
yorgunluk, duygusal ve fiziksel yıpranma, tükenmişlik ve yalnızlaşma gibi ve
stresörle de karşı karşıya kalmaktadırlar. Sporcuların, bu olumsuz durumlarla
başa çıkabilmeleri, çabuk toparlanabilmeleri, başarıya ulaşabilmeleri ve elde
ettikleri başarıları sürdürebilmeleri için zihinsel dayanıklılıklarını mümkün
olduğunca yüksek tutmaları gerekmektedir.
Birçok branşta, uzun yıllar yapılan antrenmanlar, verilen
emekler yarışmalarda yapılan küçücük hatalar sonrasında sonuçsuz
kalabilmektedir. Özellikle, sporcuların bu zorlu süreçte fiziksel becerileri
edinebilmeleri ve edindiği bu becerileri tam olarak müsabakalara
yansıtabilmeleri için stresi yönetebilmeye, zihinsel olarak güçlü olmaya ihtiyaçları
vardır.
Zihinsel Dayanıklılığın Tanımlanması
İlk olarak, spor psikoloğu James Loehr tarafından spor
psikolojisi literatürüne kazandırılan zihinsel dayanıklılık kavramı sadece
olumsuz durumlarla ilişkilendirilen bir kavram değil, aynı zamanda ideal
performans seviyesinin korunabilmesi için de gerekli olan çok yönlü bir
yapıdır. Loehr, zihinsel olarak dayanıklı bireylerin zorluklara karşı olumlu
tutum sergileyen ve sıkıntı durumlarında enerjilerini etkili bir şekilde
kullanan kişiler olduğundan söz etmiştir. Zihinsel olarak dayanıklı bireyler,
zayıf bireylere kıyasla; başlarına gelen olayları kontrol edebilmekte,
yapılması gerekenlere odaklanmakta ve beklemedikleri olaylar karşısında
sakinliklerini koruyarak yenilikleri avantaja çevirme düşüncesi içerisinde
olabilmektedirler.
Zihinsel dayanıklılık kavramı, çalışıldığı ilk yıllarda
sporcunun doğuştan sahip olduğu bir kişilik özelliği veya yetenek olarak ifade
edilmekteydi. Ancak daha sonraki yıllarda zihinsel dayanıklılığın doğuştan
getirilen bir özellik olmadığı, sonradan da öğrenilebilen ve geliştirilebilen
bir özellik olduğu bakışı ağırlık kazandı.
Zihinsel Dayanıklılık, stresin olumsuz etkilerini azaltan ve
uyumluluğu destekleyen bir yapı, aynı zamanda başarı veya uyum sağlama süreci
olarak ifade edilmekte; başarılı ve başarısız sporcuları ayırt etmemizi
sağlamaktadır.
Zihinsel dayanıklılık tek bir psikolojik özellik değil;
baskıyla başa çıkma, bağlılık, kararlılık, cesaret gibi birçok psikolojik
özelliği barındıran bir yapıdır.
Zihinsel Dayanıklılığın Kavramsallaştırılmasına Yönelik Kuramsal Yaklaşımlar
Zihinsel dayanıklılık konusunda öne sürülen kuramsal
yaklaşımlara bakıldığında, ilk kuramların spora özgü olmadığı, daha çok kişilik
kuramlarına dayandırılarak oluşturulduğu görülmektedir. Literatürde öne çıkan
ve spor psikolojisi alanında yapılan çalışmalara temel oluşturan üç farklı
kuramsal yaklaşım bulunmaktadır. Bunlar; Kelly’in Kişilik Yapısı Kuramı,
Cattell’in Kişilik Faktörleri Teorisi ve Kobasa’nın Sağlam Kişilik Modeli’dir.
Bu kuramsal açıklamalara ek olarak, sporcularla yürütülen çalışmalarla
desteklenen Clough ve arkadaşlarının 4C Modeli de zihinsel dayanıklılık
çalışmaları için önemli olmuştur.
Kelly’in Kişilik Yapısı Kuramı
Kelly (1955) tarafından öne sürülen Kişilik Yapısı Kuramı (PersonalityConstruct
Theory) zihinsel dayanıklılık kavramının anlaşılmasına ışık tutmuştur. Kelly’e
göre insanlar kendilerini, çevrelerindeki olayları algılayarak ve yorumlayarak
dünyayı anlamaya çalışırlar. Çünkü, insanoğlunun önemli amaçlarından biri de dünyayı
anlama, başlarına gelecek olayları öngörme ve bu olayları kontrol etmektir. Bu
amaç doğrultusunda, insanlar, olayları algılama ve yorumlama esnasında
zihinlerinde kendilerine özgü birtakım şemalar oluştururlar. Bu şemalar,
bireylerin zihninde depolanan ve sonraki olayları anlamasını, yorumlamasını ve
uygun tepkiler vermesini kolaylaştıran, önceki deneyimlerin ve gözlemlerinin
soyut bir temsilidir. Kişiler, zihinlerinde oluşturdukları bu şemalar
yardımıyla başlarına ne geleceğini tahmin etmeye, karşılaştıkları durumlarla
başa çıkmaya çalışırlar. Ancak, insanların hem kendi yaşamlarını, hem de
çevrelerinde yaşanan ve başlarına gelen olay ve durumları algılama şekilleri
birbirinden farklıdır. Bu yüzden, zihinlerinde oluşturdukları şemalar ve bu
şemaları düzenleme şekilleri de farklılaşacaktır.
Raymond Cattell (1957) 16 Faktörlü Kişilik Teorisi
Zihinsel dayanıklılığın anlaşılmasına katkıda bulunan bir
diğer kuramcı ise kişilik araştırmalarıyla literatüre katkı sağlayan Raymond
Cattell’dir. Çalışmalarında daha çok deneysel yöntemlerden yararlanan Raymond
Cattell, kişiliğin boyutlarını açığa çıkarmak üzere faktör analizinden
yararlanmış ve kişiliğin 16 faktörlü ve çok boyutlu bir yapı olduğundan söz
etmiştir. Kişiliğin çok boyutlu yapısındaki bu faktörleri sıcakkanlılık,
mantıklı düşünme, duygusal kararlılık, üstünlük, neşelilik, kural bilinci,
sosyal cesaret, hassaslık, tedbirli olma, soyuta odaklanma, özgünlük, kendini
sorgulama, değişikliğe açıklık, kendine yeterlik, mükemmeliyetçilik ve
gerginlik olarak adlandırmıştır. Cattell, temel ayırıcı özellikleri ortaya
koyan bu faktörlerin bireylerin davranışlarının anlaşılmasında oldukça önemli
ve belirleyici olacağını söylemiştir. Zihinsel olarak dayanıklı bireylerin öne
çıkan bazı kişilik özelliklerine sahip olacağını vurgulamış ve bu bireylerin
daha gerçekçi, daha kararlı, bağımsız, sorumluluklarını bilen ve güçlüklerle
başa çıkabilen bireyler olduklarını söylemiştir. Cattell’in zihinsel
dayanıklılığı kişiliğin önemli bir yönü olarak tanımlamasıyla birlikte, zihinsel
dayanıklılık konusunda yapılan çalışmaların sayısı da artmıştır.
Kobasa’nın Sağlam Kişilik Modeli (Hardiness Personality Model)
Zihinsel dayanıklılık konusunda yapılan çalışmalara katkı
sağlayan bir diğer kuramcı ise Kobassa’dır. Kobasa, kuramında zihinsel
dayanıklılık yerine psikolojik sağlamlık kavramını kullanmayı tercih etmiştir.
Psikolojik sağlamlığı, kişinin yaptığı işi benimseyerek, kendini adaması ve
böylece ortaya çıkabilecek güçlükleri kontrolü altında tutup zorlukların
üstesinden gelebilmesi şeklinde açıklamıştır.
Kobasa’ya göre psikolojik olarak sağlam olan bireylerin
stresli yaşam koşullarında sergiledikleri bazı ortak tutumları vardır. Bunlar;
• değişime açıklık,
• uğraştıkları ya da odaklandıkları hedefe kendini verebilme
ve
• yaşadığı olayları kontrol edebilme gibi tutumlardır.
Kobasa, çalışmalarında sağlam kişiliğin kontrol, bağlılık ve
mücadele etme/meydan okuma olmak üzere üç temel yapıya dayandığını ileri
sürmüştür. Kontrol boyutu, bireylerin deneyimledikleri yaşam olayları üzerinde
kontrol sahibi olduklarına veya yaşam olaylarına etki edebileceklerine dair
inançlarını ifade etmektedir. Bazı insanlar, olayları kendi seyrine bırakmak ve
boyun eğmek yerine çabalayarak sonucu değiştirmek isterler. Bu yönde
kendilerine olan inançları da yüksektir. Bağlılık boyutu, kişinin yaptığı işe veya
görevlerine kendini adamasını, gelişen olayların içerisine dahil olma amacını
ifade etmektedir. Kendini adama duygusuna sahip bireyler, yaptıkları işi çok
sevdikleri için karşılaştıkları zorlukların bir önemi yoktur. Kendini adama,
hayatın zorluklarına karşı durabilmesi için bireye güç veren bir kaynak olarak
ta düşünülebilir. Mücadele/meydan okuma ise bireyin her koşulda daha da gelişim
göstermek için çaba harcaması ve mücadeleyi bırakmamasıdır. Meydan okuyucu
karaktere sahip bireyler olumsuzluk yaşadıklarında ya da başarısız olduklarında
tüm olumsuzlukları tekrar tekrar değerlendirirler. Ortaya çıkan koşulları
yıldırıcı faktörler olarak değil de işin gereği ve bireyin kendini geliştirici
tarafını ön plana çıkaran, donanımını arttıran değerler olarak benimserler.
Clough ve Arkadaşlarının (2002) Zihinsel Dayanıklılığın 4C Modeli
Spor alanında zihinsel dayanıklılık konusunda yapılan
çalışmaların artmasıyla beraber, Clough ve arkadaşlarının 2002 yılında zihinsel dayanıklılık
konusuna yönelmişlerdir. Çalışmalarında daha çok nitel yöntemlere başvuran
araştırmacılar, çok sayıdaki antrenör ve sporcularla görüşmeler yapmışlardır.
Bu görüşmeler neticesinde zihinsel dayanıklılığı tanımlayan ve kontrol,
bağlılık, mücadele etme/meydan okuma ve güven olarak adlandırdıkları 4 farklı
tema ortaya koymuşlardır. Kontrol, bağlılık ve mücadele etme/meydan okuma adı
verilen bu üç temanın Kobasa’nın Sağlam Kişilik Modelindeki boyutlarla (3C-
ControlCommitment- Challenge) benzer olduğu, ancak var olan boyutların yanı
sıra güven adını verdikleri yeni bir temanın da modele eklenmesi gerektiğini
ileri sürmüşlerdir. Güven, bireyin sahip olduğu özellik ve yeteneklerine olan
inancını yansıtır. Örneğin, bir sporcunun istenen bir görevi yerine
getirebileceğine, zor bir yarışmayı avantaja çevirebileceğine, güçlü
rakiplerine karşı mücadele edebileceğine dair inaçlarıdır. Özetle, Kobasa’nın 3
boyutlu olan yapısına “güven” boyutunun da eklenmesiyle Clough ve arkadaşlarının 4C Modeli olarak ifade ettikleri yeni bir model ortaya çıkmıştır. 4C
Modelinin açılımı ise Control (kontrol), Commitment (bağlılık), Challenge
(meydan okuma) ve Confidence (güven) şeklindedir.
Zihinsel Dayanıklılığın Spordaki Görünümü
Sıkça ifade edildiği gibi, spor ortamı yoğun baskı, rekabet
ve mücadele içermektedir. Rekabet, aynı amacı güden kimseler arasındaki
çekişmeyi, yarışmayı ifade etmekte ve bir ya da birden çok etmenle mücadele
edebilmeyi gerektirmektedir. Nitekim, rekabetin en zirvede ve göz önünde olduğu
spor alanında sporcular, çeşitli zorlayıcı faktörlerle karşı karşıya kalabilmektedirler.
Bu zorlayıcı faktörlerden bazıları bireysel (kişilik özellikleri, kalıtsal
özellikleri), bazıları çevresel (yaşadığı yer, elindeki imkanlar, kültür),
bazıları da branşlarıyla ilgilidir.
Goldberg (1992), mental dayanıklılık düzeyi düşük olan sporcuların
performans anında zihinsel anlamda güçsüz ve kontrolsüz olacağını ifade
etmiştir. Çünkü, zihinsel dayanıklılığı düşük olan sporcuların müsabakaya daha
korkuyla yaklaşmaları, kaçınma davranışı göstermeleri, müsabakada
karşılaşabilecekleri problemler nedeniyle fiziksel ve fizyolojik olarak ta
zorluklar yaşamaları muhtemeldir.
Zihinsel dayanıklılık ve zihinsel dayanıklılığa sahip sporcu
özelliklerini açığa çıkarmak üzere sıkça çalışma yapılmıştır. Bu konudaki en
kapsamlı çalışmalardan birinde, Jones ve arkadaşları (2002) zihinsel olarak dayanıklı
olan sporcuların aşağıdaki özellikleriyle diğerlerinden üstün olduğuna vurgu
yapmıştır.
Jones ve Arkadaşlarına göre; Zihinsel Olarak Dayanıklı Sporcular;
• Yarışma hedeflerini başarabileceğine dair sarsılmaz bir
özgüvene sahiptir.
• Azalan performansını tekrar arttırmak için kararlılık
gösterir.
• Rakiplerinden üstün olmalarını sağlayacak eşsiz
özelliklere sahip olduklarına dair sarsılmaz özgüveni vardır.
• Başarılı olmak için doyumsuz bir arzuya ve içsel bir
güdüye sahiptir.
• Yarışmada dikkatlerini dağıtacak durumlar olsa dahi tamamen göreve odaklanabilir.
• Beklenmedik, kontrol edilemez bir durumla karşılaşsa dahi
psikolojik olarak kontrolü yeniden kazanabilir.
• Antrenman ve yarışmalarda stres altında olsa dahi fiziksel
ve duygusal acının sınırlarını zorlar.
• Yarışma kaygısının kaçınılmaz olduğunu kabul eder ve
kaygıyla baş edebileceğini bilir.
• Yarışma baskısının kendisini geliştirdiğine inanır.
• Rakiplerinin iyi ya da kötü performansından etkilenmez.
• Kişisel yaşamında dikkat dağıtıcı şeylerle karşılaşsa dahi
bütünüyle görevine odaklanmayı sürdürür.
• Şartların gerektirdiği şekilde dikkat odağını daraltıp
genişletmeyi başarır.
İlerleyen yıllarda, Jones ve arkadaşları zihinsel dayanıklılıkla
ilgili çalışmalarına devam etmiş ve yukarıda belirttikleri 12 zihinsel
dayanıklılık özelliğini 30’a çıkarmışlardır. Zihinsel dayanıklılıkla ilgili
ortaya çıkan bu 30 özelliği ayrı ayrı ele almak yerine bu özellikleri sporla
ilişkili 4 temel boyut altında birleştirmişlerdir. Bu dört temel boyut;
• Kafaya koymak/ tutum (inançlar ve odaklanma)
• Antrenman (güdülenmeyi sağlamak üzere uzun vadeli hedefler
belirleme, sınırları zorlama)
• Yarışma (baskıyı kontrol altında tutabilme, odaklanmayı
sürdürme, inanmaya devam etme)
• Yarışma sonrası (başarı ve başarısızlığı kontrol edebilme)
olarak adlandırılmıştır.
Sporda Zihinsel Dayanıklılığın Ölçülmesi
Zihinsel dayanıklılığın spor ortamındaki öneminin giderek
artmasıyla birlikte, araştırmacılar zihinsel dayanıklılığı değerlendirmek için
farklı ölçme araçları geliştirmişlerdir. Spor alanında geliştirilen bu ölçme
araçlarının bazıları teoriksel açıdan sınırlı kalmış, bazıları ise psikometrik
açıdan yetersiz kaldığı için eleştirilmiştir. Ayrıca, zihinsel dayanıklılığı
ölçmek üzere geliştirilen bazı ölçme araçlarının tüm sporcu örneklemine,
bazılarının ise sadece branşa özgü olduğu göze çarpmaktadır.
Spor psikolojisi araştırmalarında sıklıkla kullanılan ölçme
araçlarından bazıları aşağıda verilmiştir. Bunlar;
• Spor Performans Envanteri (The Sports Performance
Inventory- Jones ve ark. 2001)
• Zihinsel Dayanıklılık Ölçeği-48 (Mental Toughness
Scale-48- Clough ve ark. 2002)
• Zihinsel Dayanıklılık Envanteri (The Mental Toughness
InventoryMiddleton ve ark. 2004)
• Alternatif Psikolojik Performans Envanteri (Golby ve ark.
2007)
• Avusturya Futbolu Zihinsel Dayanıklılık Envanteri
(Australian Football Mental Toughness Inventory- Gucciardi ve ark. 2009)
• Sporda Zihinsel Dayanıklılık Envanteri- 14 (Sport
MentalToughness Questionnaire SMTQ-14- Sheard ve ark. 2009)
• Kriket Zihinsel Dayanıklılık Envanteri (Cricket Mental
Toughness InventoryGucciardi ve Gordon, 2009)
• Zihinsel Dayanıklılık Ölçeği (The Mental Toughness Scale-
Madrigal ve ark., 2013) dir.
Yukarıda ismi verilen ölçme araçlarının birçoğu yurtdışında
geliştirilen ölçeklerdir. ”Sporda Zihinsel Dayanıklılık Envanteri- 14 (Sport
MentalToughness Questionnaire SMTQ-14 ve Sporda Zihinsel
Dayanıklılık Ölçeği adı verilen ölçekler ise yurtdışında
geliştirilmiş olup Türk sporcularına uyarlanmış ölçeklerdir. Sporda Zihinsel
Dayanıklılık Ölçeği ise Türk Sporcular için geliştirilmiş
ölçme aracıdır. Ülkemizde, spora özgü zihinsel dayanıklılık konusunda yapılacak
çalışmalarda bu üç ölçme aracının kullanılması önerilmektedir.
• Sporda Zihinsel Dayanıklılık Envanteri (Sport Mental
Toughness QuestionnaireSMTQ-14): Sheard ve ark. (2009) tarafından geliştirilen
“Sporda Zihinsel Dayanıklılık Envanteri”, Altıntaş tarafından Türkçe’ye
uyarlanmıştır. Ölçek 14 maddeden oluşmakta ve sporcuların "Güven”,
“Devamlılık” ve Kontrol” olmak üzere üç özelliğini ölçmeyi amaçlamaktadır.
Güven Boyutu: Sporcunun, mücadele gerektiren zorlu
durumlarda, hedefe ulaşmak için yeteneklerine inanmasını ve rakiplerden daha
iyi olduğunu düşünmesini ifade etmektedir.
Kontrol Boyutu: Sporcunun baskı altında ya da beklenmeyen
durumlar karşısında soğukkanlılığını korumasını, kontrollü ve rahat olmasını
anlatmaktadır.
Devamlılık Boyutu: Bireyin belirlenen hedefler doğrultusunda
sorumluluk alabilmesini, konsantre olabilmesini ve mücadeleye devam etmesini
ifade etmektedir.
Türk sporculara uyarlanan “Sporda Zihinsel Dayanıklılık
Envanteri” zihinsel olarak dayanıklı olan ve olmayan sporcuları belirlemek için
kullanılan geçerli ve güvenilir bir ölçektir.
• Zihinsel Dayanıklılık Ölçeği (The Mental Toughness Scale):
Madrigal ve arkadaşları tarafından geliştirilen ölçek Erdoğan (2016) tarafından
Türk sporculara uyarlanmıştır. Zihinsel dayanıklılığı ölçmek üzere geliştirilen
bazı ölçme araçlarının tüm sporcu örneklemine, bazılarının ise sadece branşa
özgü olduğu göze çarpmaktadır. Zihinsel olarak ne düzeyde dayanıklı olduklarını
ortaya koymaktadır.
• Sporda Zihinsel Dayanıklılık Ölçeği: Seydaoğulları
tarafından farklı spor branşlarındaki Türk sporcular için geliştirilen ölçek 4
alt boyuttan ve 22 maddeden oluşmaktadır. Bu boyutlar, Kontrol, bağlılık,
mücadele ve dağılma olarak adlandırılmaktadır. Zihinsel dayanıklılığın kontrol,
bağlılık ve mücadele boyutları olumlu, dağılma boyutu ise olumsuz bir
özelliktir.
Zihinsel Dayanıklılığın Geliştirilmesi
Yukarıdaki bölümlerde de ifade edildiği gibi; her ne kadar
ilk çalışmalarda zihinsel dayanıklılığın doğuştan gelen bir özellik olduğunu
savulsa da ilerleyen zamanlarda zihinsel dayanıklılığın sonradan kazanılan ve
zamanla değiştirilebilen bir beceri olduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.
Bilindiği üzere, çocuğun spora başlaması ve spor kariyerinin
şekillenmesinde de ilk etkenler ebeveynleridir. Özellikle erken çocukluk
döneminde çocukların hem karakter gelişiminde hem de bireyselliğini
kazanabilmesinde ebeveynlerin rolü büyüktür. Çocuğun, ebeveyn ya da aile
bireyleri ile olumlu yakın ilişki içinde bulunması, ebeveynlerin çocuklarına
karşı gerçekçi hedefler sunması, zorluk durumunda çocuğunun yerine o problemi
çözmekten ziyade çocuğa çözmesi için imkan vermesi çocuğun gelişimine katkı
sağlayacaktır.
Ancak, çocuğun spora devam etmesiyle birlikte antrenörlerin
sporcu üzerindeki etkisi artmaya başlar. Antrenörün antrenmanlara ve yarışmaya
yaklaşımı, yarattığı çalışma ortamı (güdüsel iklim) ve bilhassa davranışları
sporcunun zihinsel dayanıklılığını geliştirmede büyük öneme sahiptir. Özellikle
de “başarı”yı kendini geliştirme, görev odaklı ustalık yönelimi, çabayı
arttırma, en iyi performansını sergileme gibi kavramlarla açıklayan
antrenörlerle çalışan sporcuların zihinsel dayanıklılıkları artacaktır.
Sporcularını limitlerine ulaşmak için üzere motive eden ve cesaretlendiren
antrenörlerin katkısının da fazla olduğu bilinmektedir. Ayrıca, sporcuları
antrenmanların içeriği, hedefi ve sonuçları hakkında bilgilendirmek, etkili
iletişim becerilerini kullanarak sporculara geribildirimde bulunmak, sporcunun
potansiyeline vurgu yapmak, özel spor becerilerini denemeleri yönünde
cesaretlendirmek, imgeleme gibi psikolojik becerileri uygulaması için sporcuyu
desteklemek zihinsel dayanıklılığın artmasına katkı sağlayacaktır. Bu süreçte,
antrenörün tüm bu önerileri yerine getirirken sporcusuyla kurduğu ilişkinin
kalitesini de önemsemesi gerekir. Daha açık bir ifadeyle, antrenör hem saha
içerisinde hem de saha dışında sporcusunun yanında olduğunu hissettirebilmeli;
sporcu- antrenör arasında içten, dürüst ve güven veren ilişki
sağlanabilmelidir.
Şunu da unutmamak gerekir; zihinsel dayanıklılık hızlıca
kazanılacak bir özellik değildir, zihinsel dayanıklılığın kazanılması uzun
süreyi alır; korunması ise niyetli, istikrarlı bir çabayı gerektirir.
Zihinsel Dayanıklılık ve Performans İlişkisi
Spor bilimciler her zaman için sporda performansın
arttırılmasına, başarılı performansı sağlayan fiziksel ve mental özelliklerin
ne olduğunu anlamaya çalışmaktadırlar. Sporcunun performansı teknik, taktik,
fiziksel ve psikolojik olmak üzere dört temel faktöre bağlıdır. Hem sporcular
hem de antrenörler, her zaman için fiziksel olarak en yetenekli sporcuların en
başarılı sporcular olamayacağını; fakat en başarılı sporcuların en güçlü
zihinsel yapıya sahip sporcular olduklarını dile getirmişlerdir. Herkesçe kabul
gören ortak görüş gerekli zihinsel becerilere sahip olmadan sporda başarı elde
edilemeyeceğidir. Örneğin, yüksek seviyelerde yarışan başarılı sporcuları diğer
sporculardan farklı kılan özelliğin, ayırt edici seviyede yüksek olan zihinsel
yetenekler olduğu (Silva, 1984) ifade edilmiştir. Zihinsel dayanıklılığın
sporda yüksek performansı nasıl sağladığı sorusuna açıklık getirmek üzere de
çokça bilimsel çalışma yapılmış ve raporlanmıştır. Yapılan çalışmalarda
zihinsel dayanıklılık ile performans arasındaki ilişkiye odaklanmaktan çok,
zihinsel dayanıklılık ile sporcunun performansına etki eden diğer psikolojik
yapılar arasındaki ilişki ele alınmıştır. Bu çalışmalarda zihinsel dayanıklılık
ile imgeleme; zihinsel dayanıklılık ve stresle başa çıkma; zihinsel
dayanıklılık ve kaygı; zihinsel dayanıklılık ve duygusal zekâ; zihinsel dayanıklılık
ve optimal performans duygu durumu arasındaki ilişkiler incelenmiştir.